VİYANA GEZİSİNDEN NOTLAR:
İkinci Bölüm: Biraz da yeme içme:)
Douna ve Prater'e gitmek için U1 hattına
biniyoruz ve Prater stern durağında iniyoruz. Burası bir nevi eğlence merkezi...
Viyana tekerleği denilen 61 m çapında dev bir dönme dolap var. Lunapark da ise
çocuklarınız için herşey var. Açık hava sineması bile.
Sonrasında, aynı istasyondan U1 hattı ile
devam ederek Kaisermühlen Viena İntcenter durağında iniyoruz, karşımızda büyük
gökdelenler var ve bu binaların arasından geçerek Donaupark adında yeşil alana
varıyoruz.
Etrafta köpeklerini gezdiren, piknik yapan güneşe hasret insanlar görüyoruz. Bu güzel manzaraları izleyerek daha da güzeli panoramik şehir manzarasını izlemek için
Donau kulesine varıyoruz. Bu kule 252 metre... Ekstra hızlı bir asansörle çıkıyoruz. Asansörde bir görevli var, bize kule ve asansör hakkında bilgiler veriyor. Asansör çok hızlı olduğu için ( yaklaşık 1 dakikada en tepedeyiz) hafif iç geçmesi yaşıyoruz, kulaklarda azcık tıkanma hissi de oluyor. En tepede seyir terası var.. Ayrıca bir restorant da bulunuyor(rezervasyon gerekiyor). Terastan şehre baktığımızda tuna nehri ve yüksek çatılı evler bir harika gözüküyor. Stephan katedrali de gözüküyor. Giriş ücreti 6.90 €.
Etrafta köpeklerini gezdiren, piknik yapan güneşe hasret insanlar görüyoruz. Bu güzel manzaraları izleyerek daha da güzeli panoramik şehir manzarasını izlemek için
Donau kulesine varıyoruz. Bu kule 252 metre... Ekstra hızlı bir asansörle çıkıyoruz. Asansörde bir görevli var, bize kule ve asansör hakkında bilgiler veriyor. Asansör çok hızlı olduğu için ( yaklaşık 1 dakikada en tepedeyiz) hafif iç geçmesi yaşıyoruz, kulaklarda azcık tıkanma hissi de oluyor. En tepede seyir terası var.. Ayrıca bir restorant da bulunuyor(rezervasyon gerekiyor). Terastan şehre baktığımızda tuna nehri ve yüksek çatılı evler bir harika gözüküyor. Stephan katedrali de gözüküyor. Giriş ücreti 6.90 €.
Sırada Habsburg hanedanının yazlık saraylarından
biri olan, yine harika bir bahçesi olan Belvedere var. U1 hattına
binip Südtirolerplatz durağında iniyoruz ve tramvay hattını takip ediyoruz. Son
200 yılın Avusturya ve uluslarası sanat eserleri bu sarayda sergileniyor, özellikle Gustav Klimt e ait birçok eser var. Bahçeye giriş ücretsiz, saraya
giriş ücretli...Sanat eserlerine merakınız yoksa saraya girmeyebilirsiniz.
Bahçesindeki havuzlar ve havuzlardaki heykeller görülmeye değer.
Sonrasında merkeze geri dönüyoruz ve opera binasından katedralin ters yönünde
ilerliyoruz . Karlplatz meydanına geliyoruz. Sol tarafta yine etkileyici
yapılardan biri olan Karlskirche adlı kilise bulunuyor. Sağımızda Seccesion
adlı modern sanat müzesini görüyoruz. Bu caddeden devam ettiğimizde sebze, meyve, şarküteri tarzı ürünler satılan NacktmarKt adlı pazara ulaşıyoruz. Burayı kesinlikle
ziyaret edin... Özellikle satıcıların çoğunun Türk olması sizi ülkenizde gibi
hissettirebilir. Ürünler gerçekten çok taze ve çok çeşitli. Etrafta Türk çok
olunca dönerci sayısı da artıyor. Ülkenizi özlediyseniz helal etten yapılan bol malzemeli, soslu, kocaman bir ekmeğe doldurulan döneri
afiyetle yiyebilrsiniz. Pazar günleri NacktmarKt ın devamında kurulan bit pazarını da gezmenizi tavsiye ederim. İlginç ürünlere
rastlayacağınızdan eminim.
Viyana da kaldığımız otellerden bir tanesi de Brunnenmarkt
civarında idi. Brunnenmarkt da yine Naschmarkt gibi sebze meyve vb. satılan bir pazar.
Burada gezerken de kendimizi Türkiye de hissediyoruz. Türkler genelde bu civarda
yaşıyor galiba. Etrafa baktığımızda tabelalar , dükkan isimleri hep Türkçe olarak
yazılmış. Şok market bile var. U6 hattına biniyoruz.. Josefstadter strasse durağında
iniyoruz. İki sokak yandan başlayan bu pazarda baklavacıdan börekçiye, perdeciden mobilyacıya her şey var ve hepsi de Türkler tarafından işletiliyor.
Otelinizi bu taraflardan seçerseniz (tabi yine metro duraklarına yakın olmalı)
mağdur olmazsınız:)
Bir başka durağımız ise hareketli bir alışveriş caddesi olan Mariahilferstrasse... U3 hattına binip Westbahnhof durağında iniyoruz ve yokuştan aşağı doğru Mariahilfer caddesine kendimizi salıveriyoruz. Bu caddede birçok markanın mağazası bulunuyor ama erken gidin derim çünkü 19:00 gibi mağazalar kapanıyor. Perşembe günü Viyana nın alışveriş günü, mağazalar 22:00 lara kadar açık kalıyor. Eğer uygunsa Perşembe günü akşamınızı buraya ayırabilirsiniz.
Ertesi günümüzü Schönburnn sarayına ayırıyoruz. U4 metro hattıyla Schönburnn istasyonunda inince levhaları ve kalabalığın gittiği yönü takip ederek saraya ulaşıyoruz. Bu sarayın salonları ve bahçeleri görülmeye değer. Hofburg ailesi bu sarayı yazlık olarak kullanırmış, o nedenle bahçeleri bu kadar harika sanırım. Saraydaki eşyalar, tablolar, odalar çok ilgi çekici. Dekorasyon meraklıları için tavsiye edilir.
Bahçesinde ise bir hayvanat bahçesi bulunuyor. 1752 de Maria Teresa kocası için yaptırmış. Dünyanın en eski hayvanat bahçesiymiş. Özellikle çocuklarınızla eğlenceli bir tur atabilirsiniz. Viyana halkı da çocuklarıyla vakit geçirmek için burayı çokca tercih ediyor sanırım. Biz de öyle yaptık ve minik Yağız ile burada epey bi vakit geçirdik. Billa dan aldığımız ekmek ve peynirlerle piknik bile yaptık.
25€ ya sarayın içini ve sarayın bahçesinde yer alan hayvanat bahçesini, kaktüs koleksiyonlarını görebileceğiniz çöl evini, botanik bahçe olan Palmenhaus'u gezebilirsiniz. Yarım gününüzü buraya ayırabilirsiniz.
Görüp de hayran kaldığımız yapılardan birine gidiyoruz şimdide. Kunts haus ve Hunderetwasser... Bunun için U3 hattına biniyoruz, Landstrasse durağında iniyoruz.
Viyana da sık sık karşılaşacağınız temalardan biri de Gustav Klimt tablolarıdır. Burada epey bi akıma öncülük etmiş olan bu ressam asimetrik çizimleriyle kendini belli ediyor. İşte şimdi, Gustav Klimt tablolarını andıran bir yapıya gidiyoruz; Hundertwasser. Bu yapıyı izlemeye doyamayacağınıza garanti verebilirim. Renkli duvarları, asimetrik pencereleri ile çok şirin gözüküyor. Alışılmışın dışında diyebiliriz. Karşısında soluklanabileceğiniz birçok kafe var. Özellikle Ströck tavsiyemdir. Bu şubesinin manzarası asimetrik evler oluyor yani:) Civarda hediyelik eşya alabileceğiniz butikler de mevcut.
Viyana da sık sık karşılaşacağınız temalardan biri de Gustav Klimt tablolarıdır. Burada epey bi akıma öncülük etmiş olan bu ressam asimetrik çizimleriyle kendini belli ediyor. İşte şimdi, Gustav Klimt tablolarını andıran bir yapıya gidiyoruz; Hundertwasser. Bu yapıyı izlemeye doyamayacağınıza garanti verebilirim. Renkli duvarları, asimetrik pencereleri ile çok şirin gözüküyor. Alışılmışın dışında diyebiliriz. Karşısında soluklanabileceğiniz birçok kafe var. Özellikle Ströck tavsiyemdir. Bu şubesinin manzarası asimetrik evler oluyor yani:) Civarda hediyelik eşya alabileceğiniz butikler de mevcut.
Şehri keşfetme adına yürürken birden İKEA servisi görüyoruz. Yine dayanamayıp ısrarlarım üzerine bir de buradaki İKEA yı görelim diyoruz ve biniyoruz. Ücretsiz olan bu servise dönüşte de binebilmeniz için alışverişiniz sonrası size verilen faturayı göstererek İKEA dan ücretsiz bilet alıyorsunuz. Biz faturanın yeterli olduğunu sanarak böyle bir girişimde bulunmadık dolayısıyla az kalsın gecenin 10 unda ikeanın bulunduğu sanayi bölgesi tarzı bir yerde mahsur kalıyorduk ki son derece kuralcı servis şoförünü ikna ettik. Viyana nın şehir dışına doğru olan yerleşim bölgelerini görmek için ideal bir güzergah. Zamanınız kalırsa deneyin derim. Aynı ürünler mi var diye merak edenlere; ülkemizdeki ikealardan farklı koleksiyonlar bulunuyor, haberiniz olsun:)
Eveeet işte geldik yeme içme bölümüne...Viyana'ya kadar gidip de yemeden dönmeyeyim
dediğiniz birçok şey olacaktır. Bizim için ilk sırada gelenler Ströck' ten
sandviç, Demel' den Sacher torte, apfel strudel ve kahve (latte yi tavsiye
ederim).
Sacher Torte bol kalorili, çikolata komasına girebileceğiniz, arada kayısı marmelatı tadı gelen şirin mi şirin bir pasta.Bakınız. Bu pastanın ilk defa Hotel Sacher'de yapıldığı söylenir.
Olay şöyle gelişir; vakti zamanında Madame Sacher' in zihinsel engelli olan oğlu tarifi Demel'e de satar.Bundan böyle Sacher torte' nin gerçek formülünü bilen iki mekan olur. Biz Cafe Demel'i tercih ettik. Dekorasyon, açık mutfak oluşu, market bölümünde satılan birbirinden romantik tasarımı olan şekerler görülmeye değer. Sevdiklerinize de getirmek isterseniz havaalanında da Sacher torte satan standlar var. Özel kutularında, istediğiniz boyutunda getirebilirsiniz.
Sacher Torte bol kalorili, çikolata komasına girebileceğiniz, arada kayısı marmelatı tadı gelen şirin mi şirin bir pasta.Bakınız. Bu pastanın ilk defa Hotel Sacher'de yapıldığı söylenir.
Olay şöyle gelişir; vakti zamanında Madame Sacher' in zihinsel engelli olan oğlu tarifi Demel'e de satar.Bundan böyle Sacher torte' nin gerçek formülünü bilen iki mekan olur. Biz Cafe Demel'i tercih ettik. Dekorasyon, açık mutfak oluşu, market bölümünde satılan birbirinden romantik tasarımı olan şekerler görülmeye değer. Sevdiklerinize de getirmek isterseniz havaalanında da Sacher torte satan standlar var. Özel kutularında, istediğiniz boyutunda getirebilirsiniz.
Şehirde sıkca göreceğiniz cafelerden biri
de Aida. Burası bir nevi starbucks fakat aromalı kahve satmıyor. Çok lezzetli
kahvelerinden ve çok lezzetli turtalarından deneyebilirsiniz.
Yine helal gıda için müslümanların sıkça
tercih ettiği mekanlardan birisi de Nordsee. Evet bildiğimiz nordsee,
İstanbul da da var. Deniz ürünlü makarnalar, ızgara, kızartma balıklar,
salatalar... Karnınızı rahatça doyurabileceğiniz bir yer. Nachmarkt da da,
Stephan platz da da var.
Ströck ise, şehrin birçok noktasında, özellikle metro istasyonlarında karşınıza çıkacak( bir de rakip firma Anger var)çeşit çeşit ekmek, sandviç, kek, kahve bulabileceğiniz bir yer. Biz şu fotoğrafdakini çok beğeniyoruz. Ekmeğinde ceviz, haşhaş, kurutulmuş bezelye, havuç, ayçiçeği çekirdeği... var. Ekmeği de satılıyor, ayrıca almak isteyenlere duyurulur. Sıcak içeceklerinin yanında şirin mi şirin zencefilli tarçınlı bisküvilerden de veriyorlar.
Ströck ise, şehrin birçok noktasında, özellikle metro istasyonlarında karşınıza çıkacak( bir de rakip firma Anger var)çeşit çeşit ekmek, sandviç, kek, kahve bulabileceğiniz bir yer. Biz şu fotoğrafdakini çok beğeniyoruz. Ekmeğinde ceviz, haşhaş, kurutulmuş bezelye, havuç, ayçiçeği çekirdeği... var. Ekmeği de satılıyor, ayrıca almak isteyenlere duyurulur. Sıcak içeceklerinin yanında şirin mi şirin zencefilli tarçınlı bisküvilerden de veriyorlar.
En kısa zamanda bir başka ülke ve şehirde görüşmek üzere....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder